3 Ocak 2008 Perşembe

Ne Haber Dünya?

Aralık ayının son iki haftası boyunca, gazetelerde yılı toparlayan yayınlar, almanaklar bekledim..belki de bana denk gelmedi ama değil ek , almanak, yazı dizisine bile rastlayamadım.
TV kanallarında, yılı özetleyen açık oturumlar, başlıkları öne çıkaran haber programları bekledim..ihtimal vermiyorum mutlaka yapılmıştır birşeyler ama yine bana denk gelmedi:)
Kısaca 2007 biterken şöyle özlü bir toparlama bana kısmet olmadı.
NTV'nin 2005'ten beri çıkardığı şık ve çarpıcı, iyi seçimlerden oluşan almanağı satılıyor aslında, birara onu alırım artık.
Blogumda, 2007 yılının bir özetini kendi araştırmalarımla oluşturmaya niyet ettim. Yalnız farkı, sadece "iyi" olaylar olacaktı.
Dünyaya, çevreye, insanlığa katkısı olan, gelecek adına umutlarımızı arttıran, yüreğimize su serpen gelişmeleri araştırmaya başladım haber sitelerinden, gazete arşivlerinden..
2 saat içinde enerjim ve isteğim sönmeye başladı, "iyi" haber yok! 1 Ocak 2007'den başladım, 3 haber sitesinden Türkiye-Dünya birlikte 14 Ocak 2007 tarihine kadar haberleri tek tek taradım. Sonuç sadece 2 adet lokal haber buldum...
Yalnız işin peşini bırakmaya niyetim yok. Vakit buldukça ay ay tarayıp geçtiğimiz yılın en güzel olaylarını buraya yazacağım. Kendime 2 ay süre veriyorum. Fazla mı? Valla bu iyi haber kıtlığında bakalım 2 ayda kaç tane kayda değer konu bulacağım, merak ediyorum.

2008 yılında bütün dünyada ve ülkemizde iyi-kötü oranının tersine dönmesini umut etmek istiyorum.

2 yorum:

Adsız dedi ki...

dünya hiçte iyiye gitmiyor

Adsız dedi ki...

oylesine

BİR KADINI AĞLATMAK

Bir kadını ağlatmak çok zor değildir aslında. Kadınlar her şeye ağlayabilir; bir filme, bir şarkıya, bir yazıya... En az erkekler kadar yani! Ama bir kadını yürekten ağlatmak zordur. Eğer bir kadın yürekten ağlıyorsa, ağlatan onun yüreğine ulaşmış demektir
Ama o yüreğin değerini bilememiş olacak ki ağlatan, gözünü bile kırpmadan teker teker batırır iğnelerini yüreğe! -
İşte o zaman koca bir yumruk gelir oturur boğazına kadının. Yutkunamaz, nefes alamaz; çünkü o koca yumruk canını çok acıtır. Gözleri buğulanır kadının sonra.
Ağlamayacağım, der içinden. Ama engel olamaz işte.
Çünkü yüreğine ulaşmıştır birileri ve iğneler saplamaktadır.. Bu acıya ne kadar karşı koyabilir ki bir kadın. İnce ince süzülür yaşlar gözünden; önce birkaç damla, sonra bir yağmur seli... Ve kadın ağlar; hem de çok!
Sanmayın ki gidene ağlar kadın! Gidenin giderken koparttığı yerdir onu ağlatan, orada bıraktığı yaradır. O yaranın hiç kapanmayacağını, kapansa bile izinin kalacağını bilir kadın; o yüzden ağlar. Ama bilir misiniz, ağlamak kadınları olgunlaştırır. Her damla, daha çok kadın yapar kadınları. Her damla bir derstir çünkü.
Bazen kadınlar ağladığında çoğu insan, ağlama niye ağlıyorsun ki, değmez onun için derler. Bilmediklerindendir böyle demeleri. Çünkü yürekleri acıyan kadınlar ağlamazlarsa, ölürler. İçlerindeki zehirdir onları öldüren! Ağlayarak o zehirden kurtulur kadınlar, o irini temizlerler
yaralarındaki! Çünkü bilirler, o irin temizlenmezse iltihaba dönüşür yaraları.
Dönüşmemesi lazımdır oysa. O yüzden de bolca ağlarlar.
Zaman geçer sonra. Kadınlar kendilerine sarılmayı öğrenirler. Umarım öğrenirler, yoksa ruhlar sapkın yollara çarpar kendini. Sapan ruhların doğru yolu bulması da yeni acılar demektir. Bunu bilir kadınlar, o yüzden eninde sonunda öğrenirler kendilerine sarılmayı...
Çok ağlayan kadınlar, bir çok şeyden vazgeçen kadınlardır aslında. Her damla olgunlaştırır kadınları evet ama olgunlaştıkça o safça inandıkları aşk gerçeği onların gözünde küçülür. Küçüldükçe değerini yitirir ve işte o zaman kendilerine sarılıp, yeni bir kadın yaratırlar kendilerinden.
Güçlü, yenilmez, mağrur ve aşka inanmayan...
İnsanlar soruyorlar çoğu zaman neden bu kadar çok bekar kadın var diye; hepsi kariyer derdinde olan. Çünkü inançlarını yitirdi o kadınlar.
Zamanında yüreklerine o kadar çok iğne saplandı ki, o kadar çok ağladılar ki! Artık kendilerinden başka bir doğru olmadığına inanıyorlar, o yüzden kendilerine sarılıyorlar.
Çünkü biliyorlar ki
sarıldıkları adamlar onları hak etmedi; hem de hiçbir zaman! Hep bir çıkarları oldu sarıldıkları adamların.
E.. o zaman niye sarılsınlar ki!
Niye sarılalım ki!
Etrafınızda yürekten ağlayan bir kadın varsa bilin ki olgunlaşıyordur.
Bilin ki, gerçekleri kabul etmeye başlamıştır.
Bilin ki, artık aşkın olmadığına inanmıştır.
Bilin ki, sarılacak tek bir doğrusu kalmıştır.
O da kim, ne diye sormayın artık. Çok ağlayan kadınlar, eninde sonunda kendilerine sarılırlar çünkü!
AZİZ NESİN