28 Temmuz 2009 Salı

Vodafone Selim

Vodafone Selim - Şafak Sezer bir harika!

Yeni versiyonda, Vodafone vitrininden yeni cep telefonlarına bakışına bayılıyorum:))

Internet İşleri

Internet üzerinden yapılan ticareti kaç farklı bölümde ele alabiliriz?

Yapabileceğimiz ilk sınıflandırma şöyle olabilir belki;

* Ürün satışı (E-Ticaret)
* Başkalarının sattığı ürünleri toparlayarak satış (neden bunlara Digital Department Stores demiyoruz?) Tek bir yerde bol çeşit ve fiyat kıyaslama
* Benzer şekilde, aynı alanda çalışan bir çok tedarikçinin ürettiği hizmetleri toparlayan ve ilgililerine tek bir platformda sunanlar (restoranlar, turistik tesisler, sinemalar, konserler vs vs)
* Veri_bilgi toparlama ve sunma. Herhangibi bir grup insanı ilgilendirebilecek tek bir konuda, toparlanan tüm bilgiler veya müzik, film, eğlence, spor, teknoloji konularındaki paylaşım ve veri alışverişine olanak sağlayan toplayıcı-yayıcı siteler
* Hobi ve tasarım geliştirme (ve bazen de üzerinden satış yapılabilen )hizmeti veren siteler
* Sosyal paylaşım siteleri
* Belli konulardaki hizmet sağlayıcı ve alıcıları karşılaştıran-buluşturup aralarında iş birliği için platform oluşturan siteler

Mutlaka birbirinden farklı daha bir çok bölüme ayırabiliriz. Öyle güzel iş modelleri var ki internette.. Ve daha uygulanmamış yüzlercesi de sırada. Hepsi, günlük hayatta karşılaşılan sorunlarda gizli , keşfedilmeyi bekleyen binlerce fikirden doğacak yüzlerce farklı model iş:)

Bakmayı bilmek gerek ve görülmeyeni, çözülmeyeni keşfetmek.

29 Mart 2009 Pazar

O bir Silvester





17 Mart 2009 Salı, seni kaybettik


18 Mart 2009 çarşamba , apartmanın bahçesine gömüldün


9 yıl birlikteydik, akıllıydın, ilgiliydin, hesapçıydın:), çoook dedikoducuydun ve ispiyoncuydun:))

Gece yarısı bizi uyandırır diğer kedilerin yasak olduğu halde koltuklara yatmalarını haber verirdin.
9 Yaşındaydın bebeğim daha, insan olsan 63...nerden buldu senin o lanet hastalık , kanser nerden buldu seni............


Kimsenin canının yanmasına tahammül edemezdin, birisi "ahh" dese evde, hemen gelir ne olduğunu bütün merakınla sorardın


Dünyanın en şişko, en güçlü, en babayiğit kedisiydin:)) evet aynen öyle, bu dünyada birçok insandan daha onurlu, daha heybetli ve gururluydun..sabırlıydın...öyle hemen bağırıp çağırmaz, seni kızdıran evdeki diğerlerine tehditkar bakar bir süre sonra taciz devam ederse... bir anda enseden tutup yere çalardın:)


Boğazım düğümleniyor yine halbuki bu kadar gün ben ağlamamak için bekledim, şu günlüğe seninle ilgili de not düşmek için..ama heyhat be Silvester, seni düşünürken ağlamamam mümkün değil ki henüz:(((


Hayatta en büyük düşman bellediğin varlık, her zaman ve değişmez biçimde Rainbow süpürge oldu:)))...offf onunla maceralarınız, korkunç sesler ve tek taraflı kapışmaların süpürgeyle!


Evdeki kuşlar kafesten kaçıp odada dolaştığı zaman, sen onları ilgiyle izlerdin, hiç bir zarar vermeden..bir kaç kere kuş ve seni yerde gördüğümüzde, "ben valla birşey yapmıyorum" gözlerinle ve sesinle ne de güzel anlatırdın, yüzümüze dikerek o güzel bal rengi gözlerini..

Eve gireni kapıda karşılar, yan duvara uzanır..gerinir.."hoşgeldin" derdin..

Her sabah, kapıya süt ve gazetelerin geldiğini sen gözlerdin..öyle meraklıydın ki..evin etrafında neler olup bitiyor, hiç bir şey senden kaçmazdı..


Bana hep güvendin, beni hiç bilerek ısırmadın..en zor zamanlarında, veterinerlerde, hastayken de, yaralıyken de, ameliyat bile olmadan önce ve her anında bana hep güvendin ve kendini teslim ettin... daha 1-2 yaşındayken fena halde dayak yerdin mahalledeki kocakafalı, kötü kalpli, azgın ve katil kediden..bir keresinde fena halde eve döndün, ön sağ kolunda korkunç bir yarayla..veteriner bunu köpek ısırmış dedi...kötü bir yaraydı..sonra hep izini taşıdın..canım kedim, sen o acıyla bile bana teslim ettin kendini , tamam oğlum tamam Silvester geçecek hepsi dediğimde, sadece yüzüme baktın ve veterinerin sana ve koluna dokunmasına, iğne yapmasına izin verdin.


Sen akıllı, sen hisli, sen babayiğit ve hayat dolu bir canımdın benim..çok çok ama çok anlamlı bir varlıktın.


Güle güle bebeğim güle güle Silvester'ım... bir gün yine görüşmek üzere...rahat huzur ve neşe içinde oyna gittiğin yerde...

15 Mart 2009 Pazar

Tempo24 Hoşgeldin!

Bugün girdim çok beğendim. Doğan Burda Dergi Yayıncılık'tan, yeni bir site; olan-biten-gündem-gazetelerdeki köşe yazıları-kredi fazileri-yatırım araçları sadece okumalık değil. Diğer sitelerden farkı birçok bilginin hemen hesaplamak, karşılaştırmak, karar vermek için elimizin altında olması.

Yalnız, magazin, spor, politika derken içerik fazla kalabalık hal almış ve eğer iyice incelemezseniz, diğer günlük gazetelerin portallerinden pek farkı yok gibi görünüyor.
Keşke vaadlerini daha açık yansıtacak bir görünümü de olsaydı sitenin.

Eğer bu karmaşık görünüm ve daha kompakt bir içerik olsaydı her gün girerdim ama yine de mutlaka öncelikle girip halletmek istediğim işlerimde bana zaman kazandıracak çok özelliği var.

Hayırlı uğurlu olsun Tempo24!

http://www.tempo24.com.tr

2009'da İlk Merhaba!

Böyle de blog olur mu yav..kendime çok kızıyorum!

O kadar ara verdim ki ne yazacağımı şaşırdım, keyif-paylaşım için aç sen bir blog sonra da kendin uğrama e başkaları ne yapsın ki burda:)

Davet verip kendin gitmemek gibi. Neyse...hadi bakalım tekrar kolları sıvıyorum, hem bahar da geliyor, canlanma zamanı!

En son Eylülde yazmışım, önce eylülden beri neler oldu notlarımı düşeyim;

* ABD mortgage kredilerinin geri dönüşlerindeki sıkıntılar derken derken ve biz o günlerde Lehman battı batıyor haberlerini okurken huuoop 5 ay içinde Türkiye krizin sağanak etkisinden iliklerine kadar ıslandı!

* Gerisini hepimiz yaşıyoruz zaten son aylarda... başta otomotiv, dayanıklı tüketim, hazır giyim, kozmetik-kişisel bakım olmak üzere yanıyor kavruluyor şirketler ve insanlar, çok yazılıp çiziliyor zaten gündemimiz bu oldu artık:(...maalesef

* Ben, Temel Gıda-Süt ve Süt ürünleri sektöründe yer alan bir şirkette profesyonel çalıştığım için Allaha çok şükür bu etkiyi hissetmiyorum. Ama tüm ülkemizi saran krizin psikolojisi bile , işlerimizi çok daha ağır bir tempoda, çok daha dikkatli, titiz, kılı kırk yararak yapmamızı gerektiriyor.

Kriz bazen öyle enteresan sonuçlarla karşımıza çıkıyor ki..mesela dün gittiğim spor salonunda anormal bir kalabalık vardı, her taraf tıklım tıklım.. Klübün Müşteri İlişkileri Müdürü'ne sordum; bu durum ne böyle??insan krizde böyle yerlerin daha tenhalaşmasını bekler değil mi?? Öyle bir cevap verdi ki; " işten çıkarılan o kadar insan var ki, bütün zamanlarını burada geçirmeye başladılar, hele hafta içi günleri bir görseniz, çok daha kalabalık" dedi...??? İnsan işten çıkarılınca böyle yerlere para harcamaz ki, tam tersi böyle aktivitelerine sınır getirir diye düşündüğüm için cevap bana çok tuhaf geldi.. Sordum, aldığım cevap " bir sürü insanın üyeliği yıllık, iptal edelim diyorlar biz etmiyoruz, o zaman da bütün günlerini burada geçiriyorlar!"

Allah herkese güç kuvvet, sabır versin ne diyelim...