Ölüm oranındaki hızlı düşüş, ekonomik etkiden çok sosyolojik problemler yaratabilir.
Bugün insanlar, şartlardaki değişimlerle birlikte gelişen yeni ilişki biçimlerini kabullenmekte zorlanıyorlar. Belli insanlarla belli ilişkiler için kalıplar oluşturuyorlar-genellikle de kendilerinden daha “düşük” olarak belirledikleri insanlarla- ve bu düşünce biçimini değiştirmek istemiyorlar. Yaşlı akrabaların çocukluklarından beri tanıdıkları genç akrabalarıyla olgun ilişkiler oluşturamamaları gibi. Daha tecrübeli olanların, kendilerinden hiyerarşik olarak daha düşük seviyede olanların kariyer yükselmesini kabul edememeleri gibi..
Bütün bu problemler, insan ömrünün artmasıyla hem daha uzun sürecek hem de sıklıkları artacak. Bu tür ilişkilerden rahatsız olan kişiler, başka bir yere taşınmayı ve yeniden başlamayı daha kolay uygulayabilecekler.
Artan nüfus, macera (eğlence) deneyimi isteği, ilişkiler yüzünden yer değiştirme isteği gibi sebeplerle , uzayda yerleşim yaygınlaşmasını gündeme getirebilir. Nanoteknolojideki ilerleme, uzay gezilerini gerçekten ucuz hale getirecek gibi gözüküyor. Uzaya göçün maliyeti yüksek olursa ve yıllarca para biriktirmeyi gerektirirse ve yine kişisel seçimi engelleyecek kadar yüksek maliyetleri bulursa, tiranlıklar ortaya çıkabilir. Nanoteknolojideki gelişmeler uzay seyahatlerinin maliyetlerini ciddi biçimde düşürecek ve bu tür tiranlık olasılığını da azaltacaktır.
Biraz daha üzerinde düşünürsek, uzaydaki yerleşim, insanların bir diğer insanla anlık iletişiminin olduğu çağın sona ermesi anlamına da gelebilir. Yıldızlar arası yerleşim, ayrılma korkusu yüzünden çok da engellenmeyecek çünkü uzayan yaşam bu ayrılıkları geçici hale getirecek, insanlar ömürleri boyunca daha sık gidip gelme şansına sahip olabilecekler. Sanki bu yer değiştirmenin de, 200 yıl önce Avrupa’dan Amerika kıtasına olan göç edenlerde olduğu gibi ( o zamanın teknolojik dünyasında) bir etkisi olacak; kısa zamanda alışmak ve adapte olmak.
17 Eylül 2007 Pazartesi
Kaydol:
Kayıt Yorumları (Atom)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder